Kleptomani, Çalma Hastalığı

Kleptomani, herhangi bir parasal değeri olmaksızın tekrarlayıcı bir şekilde çalma dürtüsüne karşı koyamama ya da bu dürtülere karşı direnç göstermede zorluk yaşama durumudur.

Bu hastalık dürtüsel bir bozukluktur, altta yatan psikolojik sorunların olup olmadığını değerlendirmek gerekir. DSM 5 tanı kriterinde Dürtü Kontrol Bozuklukları başlığı altında yer alır.

Kleptomanisi olan kişi çalma eylemi öncesinde, şiddetli bir gerginlik ve gerilim hisseder. Çalma eyleminin gerçekleşmesiyle beraber haz alma, doyum sağlama duygusu yaşar ve ardından rahatlama, hoşnutluk durumu başlar. Davranışının sonucunda ise sıkıntı, yoğun pişmanlık, suçluluk ve utanç duymasına rağmen bu dürtülerine engel olamaz. Böylece aynı davranışı tekrarlama eğilimi gösterir.

Davranış atakları sıklıkla topluluk içerisinde özellikle market ya da alışveriş merkezi gibi yerlerde halka açık alanlarda gerçekleşir. Çalınan nesnelerin çoğunlukla maddi bir değeri yoktur. ”Çaldıklarımın maddi bir değeri yok, ben hırsız değilim”, “Bu çaldıklarımın hepsi abur cubur ben hırsız değilim” gibi cümleler kleptomanisi olan kişilerden sık duyulan cümlelerdir.

Tekrar eden bu davranışlar planlı değil aniden gelişir. Hiçbir şekilde öfke ya da kızgınlık sonucu ortaya çıkmaz. Bir başkasından intikam almak ya da zarar vermek için yapılan bir davranış değildir. Kişisel kazanç sağlamak, cesaretini sınamak ya da dikkat çekmek için de yapılmaz. Kleptomanide amaç “çalma davranışının” kendisidir, dürtüler o kadar kuvvetlidir ki buna engel olamaz.

Sıklıkla ergenlik döneminde başlayan ve tedavi edilmediği sürece uzun yıllar devam eden bir problemdir. Kleptomanisi olan kişi, çoğunlukla psikolojik yardım almadan bu durumun üstesinden geleceğine inanır. Bu davranışa sebep olan dürtülerine engel olabileceğini, bir daha yapmayacağını düşünür. Fakat tedavi edilmeyen kleptomanisi olan kişilerin, bu davranışı tekrarlama durumu yüksektir. Tekrar eden davranış atakları kişiyi mutsuz ve kötü hissettirir. Bu durumun bir sonucu olarak kleptomani yaşayan kişilerde depresyon ya da başka psikolojik hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur.

Kleptomaninin Nedenleri:

Mizaç, genetik eğilim ve çevresel faktörler gibi nedenler kleptomani hastalığını tetikleyici faktörler arasındadır. Bu hastalık sıklıkla ergenlik dönemi ve genç yetişkinlik dönemlerinde başlar. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan şiddet, istismar ve travmatik durumlar da kleptomaniye zemin hazırlayan nedenler arasındadır.

Yaşanan travmatik olayların etkisiyle birlikte oluşan olumsuz duygular bastırılmakta ve bilinçdışı çalma dürtüsüyle birlikte çalma eylemi gelişmektedir. Çocukluk döneminde yeterli sevgi alamamış olmak ve aile bireylerinden ilgi görememek bu hastalığın temelini oluşturmaktadır.

Ayrıca kleptomanisi olan kişilerin hem kendi öykülerinde hem de aile öykülerinde, birinci derece akrabalarında duygu durum bozuklukları, yeme bozuklukları, kaygı bozuklukları ve obsesif kompulsif özellikler görülmektedir.

Çalma davranışı dürtü kontrol bozukluğuyla ilişkilendirilmesinden ötürü hem sinir hem de beyin hastalıkları ile ilişkilendirilmektedir. Beyin travması, epilepsi, beyin atrofisi, demans ve bazı tümörler gibi hastalıkların sonucunda da dürtüsel çalma davranışı ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca, dürtü kontrol bozukluğuna yatkın kişilerde düşük serotonin düzeyi görülmektedir. Serotonin duygu durumunu ve ruh halini düzenlemeye yardımcı olan insanda mutluluk ve canlılık hissi veren bir nörotransmitterdır. Böylece düşük serotonin düzeyine bağlı olarak da çalma hastalığı gelişebilir.

Kleptomani Hastasına Nasıl Yaklaşmak Gerekir?

Kleptomani hastalığı tedavi edilmediği durumlarda ciddi boyutta maddi, manevi ve yasal sorunlara neden olmaktadır. Kleptomanisi olan kişi korku ve utanç duygularından dolayı psikolojik destek almayı zorlaştırsa da, aile ve yakın çevre desteğiyle beraber yardım almak çok önemlidir. Özellikle aile bireylerinin ve yakın çevresinin kleptomanisi olan kişilere karalayıcı, suçlayıcı ve küçük düşürücü tutum sergilememesi gerekir. Bu hastalığın bir davranış bozukluğu olduğunu ve gerekli psikolojik destekle birlikte bu durumdan kurtulabileceği yönünde yaklaşımda bulunmak gerekir.

Psikolog Funda Buharalı.