0242 311 44 33
Geleneksel psikoanalitik terapinin dezavantajlarını fark eden William Glasser, gerçeklik terapisini geliştirmiştir. Çalışmalarını kendi kurduğu Gerçeklik Terapisi Enstitüsünde yapmaktadır.
Davranışçı terapi, bireylerin öğrenme yaşantılarıyla ilgili farklı bakış açılarını kapsayan çeşitli model ve tekniklerden oluşan bir psikoterapi yöntemidir.
Evrenin en karmaşık yaratığı olan insanı ve insan davranışını çözmek kolay değildir. Bundan dolayı psikoloji-psikiyatri dünyasında tek bir doğru yoktur.
Ruhsal hastalıkların tedavisinde en etkili ve en sık kullanılan terapi yöntemlerinden biri kognitif (bilişsel) davranışçı terapidir.
Freud’ la başlayan psikoterapi tarihi, günümüzde tanımlanmış, netleştirilmiş, çerçevesi çizilmiş 400’ e yakın psikoterapi tekniğine ulaşmıştır.
Güç güdülerinin gücünü yok ettiğiniz ve bunların hayatınızı yönlendirmesine izin vermediğiniz sürece gerçek yaratıcılığa ve yaşamdaki hedeflerinize ulaşma şansına sahip olabilirsiniz.
Grup psikoterapisi aynı anda birden çok hastayı tedavi etmek amacını taşır. Bu amaçla destek grupları, kendine yardım grupları, kriz grupları, bilişsel-davranışsal gruplar, kişiler arası ilişkiler grupları ve çözüm yönelimli gruplar kurulabilir.
Ruh Sağlığının Önemi
Kişinin gerçekten sağlıklı olabilmemsi için ruhen sağlıklı olması gerekmektedir. Psikoloji bilimine göre bir kişinin ruhen sağlıklı olabilmesi için kişilik gelişiminin sürekli olması, yaşama amacının olması, kendisini olduğu gibi kabul edebilmesi ve diğer insanlarla olumlu ilişkiler kurabilmesi gerekmektedir.
Tıbbın temel felsefesi olan ''hastalık yok, hasta vardır'' anlayışıyla kalıplaşmış terapi yaklaşımlarını, her tür hastaya uygulamak çok doğru değildir. Birçok gösterge psikoterapi bütünleşmesi gerektiğini doğrulamaktadır. Hangi hastaya, kim tarafından, hangi koşullar altında, hangi problemlere hangi psikoterapötik yaklaşımın uygulanacağı sıklıkla tartışılmaktadır.
Gestalt terapisi psikanalizin bir revizyonu olarak Fritz Perls, Laura Perls ve Paul Goodman tarafından 1950'li yıllarda geliştirilmiştir. Bilinçdışını yorumlamaya dayanan klasik psikanaliz yerine, hastaların farkındalıkları ve farkındalık becerileriyle ilgilenir.
Düşünmeden yaşamak veya soruşturmak, varoluşçu psikoterapinin ana temelidir. İnsanın acı çekmesine yönelik kaygı, üzüntü, umutsuzluk, yalnızlık, amaçsızlık, izolasyon, sevgisizlik ve çaresizlik gibi kavramların yapısını sorgularken, anlam, sevgi, yaratıcılık, ümit gibi nicelikleri de bünyesine alır.
1950'lerin sonlarından itibaren ortaya çıkmıştır. Üç temel yaklaşımı vardır.