Ebeveynlerin Başarı Baskısı
Her ebeveyn çocukları başarılı olsun, iyi notlar alsın ve hedefine ulaşsın ister. Bazı ebeveynler bu isteklerini gerçekleştirmek için çocuklarıyla iletişime geçerken ya da onlara sevgilerini gösterirken aşırı korumacı ya da fazla kuralcı davranabilir.
Çocuklarının daha başarılı olması için ya da çocuklarının başarma güdülerini artırmak için yapılan bu davranışlar ailelerin zorlamalarıdır. Aslında bu yaklaşım, iyi niyetli gibi görünse de çocuğun psikolojik, duygusal ve akademik gelişimini olumsuz yönde etkileyen bir tutumdur. Bu baskılar; yüksek not beklentisi, kıyaslama, mükemeliyetçilik ya da başarısızlığı tolere edememeden kaynaklanır.
Yapılan araştırmalarda, genellikle başarı baskısı algılayan çocukların akademik performanslarının düşük olduğu görülür. Aileler çocuklarını bağımsız ve sıcak bir iletişimle yetiştirdiğinde, başarı davranışlarını ödüllendirdiğinde, çocuklarının çalışmalarına destek verdiğinde ve onların akademik yeteneklerine güvendiğinde başarı desteği sağlamış olurlar. Bu destek, çocukların akademik ve sınıf içi performansının daha iyi olmasına katkı sağlar.
Başarı Baskısının Olası Nedenleri:
Toplumsal beklentiler: Ailelerin çocuklarına yönelik başarı baskısını şekillendiren en güçlü dışsal etkilerden biri toplumsal beklentilerdir. “Başarılı bir çocuk”, “başarılı bir ebeveyn” algısı oluşturur. Toplum, genellikle başarıyı yüksek akademik performans (notlar, sınavlar, prestijli okullar) saygın bir meslek (doktor, mühendis, avukat vb.), maddi güç ve rekabetçi üstünlük (bir başkasından daha iyi olma) kriterlerine göre tanımlar. Bu dar başarı tanımı, ebeveynlerin sürekli olarak çocuklarını bu hedeflere göre yönlendirmesine neden olur.
Anne-babalar; “komşunun çocuğu şu okulu kazandı ya da Ali sınavda derece yaptı.” gibi karşılaştırmalar yaparak kıyaslama içine girer. Çocuğun başarısızlığı, ailenin toplumsal statüsünü etkileyecekmiş gibi hissederler.
Kendi hayallerini çocuğa yükleme: Ebeveynlerin başarı baskısı yapmalarındaki en yaygın nedenlerden biri kendi gerçekleştiremedikleri hayallerini çocukları üzerinden gerçekleştirme isteğidir. Bu durum, aslında farkında olmadan nesiller arası bir yük aktarımına dönüşebilir.
“ Ben doktor olmak isterdim, olamadım sen ol. Ben okuyamadım, sen okuyacaksın.” gibi iyi niyetli gözüken bu cümlelerin aslında açıkça vermek istediği mesaj ise şöyledir: “Senin ne istediğinin bir önemi yok, benim gerçekleştiremediklerim senin görevin.” mesajıdır.
Ailelerin bu şekilde davranmasında, kendi gençliğinde yaşadığı yoksunlukları çocuk aracılığıyla telafi etme çabası vardır. “Ben yapamadım, çocuğum yaptı, artık utanmama gerek yok.” düşüncesiyle toplumsal onarım yapmış olurlar. Kendi hayatlarında kontrol edemedikleri alanları, çocuğun üzerinden kontrol etme ihtiyacını giderirler. Bunu da çocuğa ifade ederken “ Sana her şeyin en iyisini istiyorum.” diyerek baskıyı sevgi sözcükleriyle sunarlar.
Rekabetçi ortam: Günümüzde çocukların yetiştiği ortam giderek daha rekabetçi, karşılaştırmalı ve başarı odaklı bir haldedir. Bu durum, hem ebeveynleri hem de çocukları olumsuz yönde etkileyerek başarı kavramının sağlıksız bir şekilde şekillenmesine yol açar. Okullarda, sınav sisteminde, sosyal medyada ve hatta oyun gruplarında bile kıyaslanmanın ve üstün gelmenin örneklerine rastlanır. “Herkesin çocuğu özel kurs alıyor, bizimki geri kalmasın.” “Bu sınavdan yüksek bir not alamazsa iyi bir okula gidemez.” “ Şimdiden yabancı dil öğrenmezse ileride işi zor.” gibi düşünceler ebeveynler arasındaki rekabetçi ortamı tetiklemektedir. Bu kaygılar, aileleri istemeden çocuklarının potansiyeline göre değil, rakiplerinin konumuna göre önemsemeye iterek olumsuz etkileyebilir.
Kaygı ve gelecek korkusu: Ebeveynlerin başarı baskısındaki en derin ve yaygın nedenlerinden biri gelecek kaygısıdır. Özellikle belirsizliklerle dolu, rekabetin ve risklerin yoğun olduğu bu dünyada aileler, çocuklarının güvende olması için sürekli başarılı olmaya zorlayabiliyor. Ebeveynlerin “ Benim yaşadığım zorlukları yaşamasın” “ İyi bir meslek edinemezse hayatta yer bulamaz” “ Bu dünyada ayakta kalabilmesi için hep en iyisi olmalı” gibi düşünceleriyle aşırı korumacı davranma ve geleceği kontrol etme çabası birleşince çocuğa baskı yapmaya başlıyorlar. Ailelerde çocuğu başarılı olsa bile sürekli bir yetersizlik endişesi oluyor. Sürekli müdahale etme isteği gelişiyor. Ödevlere karışma, ders programları yapma ya da öğretmene de baskı uygulama gibi davranışlar gözlenebiliyor.
Başarı Baskısı Çocukların Psikolojisini Nasıl Etkiler?
Bazı ebeveynler söz konusu başarı olduğunda sadece akademik başarılara odaklanır. Oysa başarı sadece akademik değildir. Bir spor dalında ya da müzikte ilerlemek, yetenekli olmak da bir başarı türüdür. Ebeveynlerin birçoğu hayatın diğer alanlarındaki gelişmeleri göz ardı ederek sadece akademik başarıya takılabiliyor. Özellikle derslerde, sınavlarda yolunda gitmeyen bir durum olduğunda ebeveynler, “ Bu notların hali ne? Arkadaşların senden daha iyi not almış. Hiç mi çalışmadın? Dersi anlamadıysan öğretmenine niye sormadın?” gibi sorularla yargılayıcı, kırıcı ve kıyaslayıcı bir tutum sergileyebiliyor. Bu yaklaşımlar, çocuğun kaybetmeyi ya da ortalama olmayı bir tehdit olarak algılamasına ve kazanma takıntısı geliştirmesine neden olabilir. Sürekli bir yarışta hissetme, zihinsel ve duygusal yorgunluk yaratır. Aslında çocukların daha çok stres altına girmesine yol açar. Aşırı stresle birlikte uykusuzluk, mide ağrısı ve baş ağrısı gibi fiziksel belirtiler ortaya çıkabilir. Öğrenmek yerine, sadece öne geçmek çocuk için önem kazanır.
Başarılı olma baskısı; çocuğun kendi kimliğini oluşturamamasına, içsel çatışmalar yaşamasına, gelecekten korkmasına, motivasyon kaybına ve değersizlik hissi yaşamasına neden olur. Bazı çocuklarda başarıya bağlı sevgi algısı gelişebilir. “Başarılı olursam sevilirim, başarısız olursam değersizim” algısı oluşabilir. Bazı çocukların da sahte başarılar elde etmesine neden olur. Sahte başarılar, çocuğun kendi hayatını değil, başkalarının hayalini yaşamasıdır. Örneğin, kendi isteğiyle değil de ebeveyninin isteğiyle doktor olması gibi. Başarı elde edilse bile bir tatminsizlik hissi gelişir. Çünkü elde edilen bu başarı, “kendisinin gibi” değildir. İçsel boşluk yaratır. İçinde bulunduğu durumda başkalarının hayalini yaşaması çocuğun psikolojisini ve hayatını olumsuz yönde etkiler.
Başarı baskısı çocuklarda depresyon, kaygı, tükenmişlik, yalan söyleme ve özgüven sorunları gibi birçok problemin oluşmasına yol açar. Ebeveyne karşı bastırılmış gizli öfke ve isyan gelişebilir. Özetle, ailelerin başarı baskısı arttıkça çocuklarda psikolojik sağlığın bozulduğu görülmektedir.
Ebeveynler Çocuklarına Başarı Baskısı Kurmadan Alternatif Yaklaşım Nasıl Sağlayabilir?
· Başarı tanımını değiştirme : Başarı sadece notlar ve sınavlardan ibaret değildir. Çocuğun güçlü yönlerini ve ilgi alanlarını fark edin, geliştirmesi için destekleyin.
· Sürece odaklanma: Çocuğunuzun yaptığı işlerde ya da görevlerde sonuca odaklanmak yerine çabasının takdir edilmesine önem verin. “ Kaç aldın?” yerine “ En çok ne öğrendin?” diye sorun.
· Destekleyici iletişim: Eleştiri yerine yapıcı ve empatik bir yaklaşım sergileyin. Çocuğun duygularını, düşüncelerini paylaşabileceği bir ilişki kurun.
· Kendi hedeflerini koymasına izin verme : Kendi ilgi alanları ve hedefleri doğrultusunda gelişmesine destek verin.
· Koşulsuz sevgi : Çocuğun başarısına değil, kişiliğine ve varoluşuna verilen değeri gösterin. Her koşulda sevdiğinizi hissettirin. “Ne yaparsan yap, seni seviyorum.” mesajını açıkça verin.
· Hata yapmanın normal olduğunu öğretme : Hatanın gelişimin bir parçası olduğunu ve her bireyin hata yapmasının normal olduğunu çocuğunuza öğretin.
· Sorgulayıcı düşünme : Toplumun dayattığı kalıpları sorgulama gücünü öğretin.
· Kıyaslamayı bırakın : Her bireyin farklı bir gelişimi ve potansiyeli olduğunu kabul edin. “ Ali neden yüksek aldı?” yerine “ Sen elinden geleni yaptın mı?” gibi bireysel odaklı sorular sorun.
· Rekabet yerine işbirliği yapma : Paylaşmayı ve birlikte başarmayı öne çıkarın.
· Farkındalık geliştirme : Çocuğunuzun sizin uzantınız olmadığını, bağımsız bir birey olduğunu kabul edin.
· Gerçekçi beklentiler : Beklentileriniz gerçekçi olsun, her çocuğun aynı alanda parlamasını beklemeyin. Hedefler; çocuğun ilgi alanına, kapasitesine ve yaşına uygun olsun.
· Akademik başarılar dışında da destekleyin : Spor, sanat ve sosyal faaliyetler gibi alanlarda çocuğun aktif olmasını destekleyin. Bu tarz alanlar çocuğun kendini tanımasına ve ifade etmesine olanak sağlar.
· Kendi kaygınızı yönetin : Sizin stresiniz çocuğa baskı olarak döner. Geleceğe dair korkularınızı onun üzerinden çözümlemeye çalışmayın. “Senin yolun sana ait, ben yanında olacağım.” yaklaşımı geliştirin.
Özetle; Ebeveynler, başarı baskısı kurmadan da çocuklarını destekleyebilir ve motive edebilir. Buradaki en önemli nokta; baskı ile yönlendirmek yerine ilham vermek, zorlamak yerine rehberlik etmektir. Hayatın içinde akademik başarı tek başına bir mutluluk değildir. Çocuğunuzun başarılı olması, mutlu olacağı anlamına gelmez. Fakat desteklenen, özgüveni yüksek ve değerli hisseden bir çocuk, yaşamının her alanında sağlıklı bir gelişim gösterir. Zamanla kendi başarısını inşa eder. Ebeveynlerin görevi, çocuğun kim olduğunu keşfetmesine izin vererek kendi başarı tanımını oluşturması için bu yolda desteklemektir. Güvenli, zaman zaman hata da yapabileceği bir öğrenme ortamı sunarak kendi hedeflerini oluşturması sağlanabilir. Çocuğu baskıyla değil; özgüvenle ve umutla donatarak yaşamın içinde birlikte yürümek önemlidir.
Psikolog Funda Buharalı.
Antalya Psikiyatrist, Psikoterapi ve Psikiyatri Merkezi Antalya.