Hipnoz ve Cinsel Tutumlar

Hipnoz sırasında danışanın olduğu kadar terapistin de bilinçdışı devrededir. Bundan dolayı hipnoz ve hipnoterapinin cinsel tedavi amaçlı kullanımında terapistin kendi cinsel tutumlarını tanıması önemlidir.

Homoseksüalite, grup seks, evlilik dışı ilişkiler gibi birçok seksüel tutum farkında olmadan terapistte negatif reaksiyonlar yaratabilir. Bu da farkında olmadan danışana olumsuz ya da rahatsızlık verici bir mesaj aktarmasına neden olabilir. Bu sebeple cinsel terapistler tarafsız olmalı, kendi cinsel tutumlarının farkında olmalı ve insan cinselliğinin tüm yönlerini kabul etmiş olmalıdırlar.

Cinsel terapilerin ana odağı, bilişsel tavrı performanstan ziyade zevk almaya değiştirmektir. Birçok insan için cinsellik saplantılı şekilde ciddi bir konudur. Seksle eğlenilmez anlayışı bu kişilerin cinsel sorunlarının temelidir. Cinsel terapilerdeki amaç seksi spontan, haz yönelimli ve eğlenceli bir hale sokmaktır.

Sağlıklı ve keyif veren bir seks için bütün duyuların uyarılması ihtiyacı söz konusudur. İnsanlığın evrimleşmesi sürecinde erkekler fiziksel şefkatten hoşlanmama, sadece dokunma ve kucaklanmadan haz etmeme kalıpları yerleştirmiş, doğrudan çiftleşmeye odaklanmışlardır. Bu tensellikten uzak duruş, tensel dokunuşlardan mahrum kalan kadınları cinsellikte negatif etkilemektedir.

Cinsel terapilerin amacı dikkati performanstan keyfe yöneltmektir. Bu da insanların tensel olmayı öğrenmesi ile mümkündür. Sağlıklı bir cinsel yaşam için bedenin bütün duyuları fiziksel benlikle uyumlu olmak durumundadır. Seksten keyif almak duyumlardan keyif almakla gerçekleşecektir. Hipnoz esnasında cinsellik içermeyen ortamlarda bütün duyulardan keyif alma potansiyelini ortaya çıkarmak hedeflenir. Bireyin tenselliği uyandırıldıkça seksten bir oyun olarak keyif alır hale gelecektir. Hipnoterapide öncelikle genel tensellik manzaralarıyla rahat ettirilmesi sağlanan danışanın daha sonra tensel erotik durumları mental olarak yaşamasına yardımcı olunur. Temel hedef seksüel uyarılmadan ziyade doğal, spontan ve eğlenceli dokunmak ve dokunulmanın hazzını almayı öğrenmektir.

Cinsel terapist seksüel tutumlarını ve önyargılarını daha iyi bir noktaya taşımak için otohipnozu başarıyla kullanabilmelidir. Kişi onaylamadığı cinsel davranışları, yanlış olduğundan değil, hoşlanmadığım için reddediyorum diyebilmelidir. Bu şekilde gerilim ve rahatsızlık yaratan seksüel durumları kafada canlandırarak, verilecek telkinlerle yenmek mümkündür.

Cinsel terapilerde toplumda yaygın olan yanlış ve yıkıcı seksüel inançların yani mitlerin yok edilmesi de hedeflerimizdendir. İlk mit cinsel sorunların bireysel olduğu inanışıdır. Halbuki partnerin en anlayışlı, en sabırlı ve işbirliğine yatkın olduğu durumlarda bile en az iki kişilik bir dinamik etkileşim söz konusudur. Bunun yanında birçok evlilik, aile ve çift sorunları ile kişilik özellikleri olguya müdahil olacaktır. Terapist soruna sistemik bir disfonksiyonun göstergesi olarak bakmalıdır. Bir diğer mit, “seksüel davranış öğrenilecek bir şey değildir ve doğal bir fonksiyon olan sekste bir sorun varsa, problem mutlaka bireyin kendisindedir.” Unutmayalım ki seks öğrenilebilir ve geliştirilebilir.

Seksüel aktivitenin her zaman “harika seks” olması gerekmediği de hiçbir zaman unutulmamalıdır.

İnsanlar seksle ilgili gerçekçi olmayan beklentilerinden vazgeçtikleri oranda seksüel açıdan özgür olurlar. Keyif almak yerine performans ve skora odaklı süper seks mekanistik bir mittir. Unutmayalım ki cinsellik oldukça mitler de olacaktır. “Mit artık yok” demek de bir mittir. Bu nedenle hepimiz cinsellik ve cinsel terapi hakkındaki varsayımları sorgulamalı, her şeyi bildiğimizi sandığımız konularda bile yeni öğrenmelere açık olmalıyız.

Mekanik seks, dışarıdan bakıldığında yakınlaşmak gibi görünse de gerçek bir yakınlaşma değildir ve yakınlaşmaya karşı bir savunma işlevi görmektedir. Hepimiz yakınlaşmaya ihtiyaç duysak da, reddedilme veya hayal kırıklığının yarattığı acıdan kendimizi korumak için savunmacı kalıplar geliştiririz. Bu kalıplardan kurtulunduğu oranda sağlıklı seks mümkün olacaktır.

Cinsellikte istek ve işlev problemleri sıklıkla negatif otohipnoz yani mitlerle renklendirilmiş ve çarpıtılmış algı, hatalı inanç ve gerçekçi olmayan beklentilerden kaynaklanır. Cinsel terapist olarak görevimiz, danışanlara çok sayıda fikir arasında seçim yaparken özgür olmalarına yardım etmek ve daha önce programlanmış şeylerin etkisi altında yaşamalarından kurtarmaktır. Bu noktada hipnoterapinin büyük faydası söz konusudur.

Hipnozun ilk prensibi, insanların bildiklerini düşündüklerinden fazla içsel kaynağa sahip olduklarını göstermek ve açığa çıkarmaktır. Fakat seksüel işlevsellikte değişimin hipnozla bile dramatik ve ani biçimde değil, zamanla gerçekleşeceği bilinmelidir. Hipnozun en büyük etkisi danışanı direnç zemininden kurtarmasına bağlıdır. Hipnozla düşüncenin eleştirel işlevi bypass edildiğinden direnç daha kolay aşılmaktadır.

Sıklıkla kendi başına tanımlanan cinsel disfonksiyonların aslında çift terapisi gerektiren komplike ilişkiler yumağı olduğu gerçekliği unutulmamalı, cinsel partnerin de hipnotik telkinlere mümkün olduğunca katılımı sağlanmalıdır.

Antalya Hipnoterapi ve Hipnoz Merkezi, Hipnoterapist Dr. Emine Filiz Uluhan.