Hipnozda Merak Edilenler

Bu yazımızda hipnoz nedir? otohipnoz nedir? hipnotik telkinler, hipnoz çeşitleri, hipnozun dereceleri gibi konulara değinecek, hipnozla ilgili merak edilen soruları yanıtlayacağız.

Hipnoz nedir?

Derin uykuya benzer bir durum olarak görülüp, uyku ile bağdaştırılsa da, uykudan daha çok, uyanıklıkla ilgili bir uygulamadır hipnoz. Bu bakımdan hipnozun, kendine özgü özellikleriyle bilinçliliğin farklı bir durumu olduğunu söyleyebiliriz.

Birçok hipnoterapist, hipnozu tüm biyolojik fonksiyonların çalıştığı, bilincin açık olduğu bir konumda, kesinlikle uyku hali olmadan, istekle elde edilen bir konsantrasyon hali olarak tanımlar.

Özetle hipnoz, çevre farkındalığının azaldığı ve dikkatin belirli bir noktada toplanabildiği bir bilinç değişikliğidir.

Hipnoterapiyi doğuran varsayımlar:

1)Vücut ve zihin, dolayısıyla insan kendi kendisini iyileştirme yeteneğine sahiptir.

2)Yapabileceğine inandığınız her şeyi yapabilirsiniz.

3)Tüm insanlar evrensel olarak kalıtsal deneyimleri bünyelerinde taşırlar ve bunlardan yararlanılabilir.

4)Zihin ve beden ayrılmaz bir bütündür, birbirlerini etkilerler.

5)Hipnoterapist sizi verimli yerlere götürecek bir rehberdir.

6)İnsanlar başarmak için gereken tüm yeteneklere sahiptir.

7)Başarısızlık değil, sadece olumsuz geribildirim söz konusudur.

8)Yaptığınızla başarılı olamıyorsanız, farklı bir şey yaparak başarılı olabilirsiniz.

9)Psikolojik ve bedensel tüm belirtiler bilinçdışı zihinden gelen ve dikkat edilerek anlaşılabilecek sinyallerdir.

10)Başka insanların dünya modeline saygı gösterin. Anlayış eksikliği, direnç geliştirmenize neden olarak psikolojik ve bedensel sıkıntıya yol açar.

Hipnozda telkinin rolü ve önemi:

Doğumdan itibaren ebeveynlerimiz ve çevre tarafından, iyi niyetli bile olsa, defalarca tekrarlanan ve otoriter bir tavırla sunulan söylemler zihinde kalıcı yer tutar. Bunlar yanlış düşüncelere saplanmamızı ve korku duvarlarıyla sınırlı yaşamamızı sağlayan telkinlerdir. Böylelikle zihin yanlış tarafa yönelir ve ruh sağlığı yanı sıra bedensel sağlığı da olumsuz etkiler.

Bir düşüncenin, özellikle de bir iddia veya tavsiyenin dolaylı ya da açık kabul edilebilir şekilde verilmesine psikiyatride telkin denir.

Telkinde imajinasyon son derece önemlidir. Telkinin uygulandığı kişinin imajinasyonuna göre hipnoterapide sonuç alınır. Hastanın iradesiyle imajinasyonu arasında çatışma yaşanır ve imajinasyon iradenin üstesinden gelir. Yani bilinçli akıl ile bilinçdışı akıl arasındaki çatışmada belirleyici olan her zaman için bilinçdışı benliktir. Bilinçdışı iradeyi de ancak telkinlerle yenebiliriz. Bir fikrin telkine ve güce dönüşmesinin tek yolu onun üzerine yoğunlaşmaktır. Bundan dolayı hipnoterapistler hipnoz sırasında telkin verirken monoton ve ısrarlı tekrarlarda bulunurlar.

Bilinçdışı zihin kendisine telkin ve empoze edilen her düşünceyi gerçek kabul eder. Yeni düşünceye karşı çıkacak güçlü bir düşüncenin bilinçdışında bulunması, bilinçdışı zihinde yeni düşüncelere karşı otomatik ret cevabının yerleşmiş olması ve bilinçdışı zihnin birey tarafından daha önce aldığı telkinle yeni düşünceleri kabul etmeme arzusu, bu durumun istisnalarını oluşturur.

Telkin genellikle bir düşünceden ibarettir. Bu düşünce makul görünür ve gerçeklik anlayışına yerleştirilerek sunulur. Otoriter tavır, telkinin sosyal kanıtlarla desteklenmesi, sık tekrar edilmesi ve danışanın hayal gücünün aktive edilmesi telkinin kabulünü kolaylaştırır. Telkin içeriği bilinçdışında halen duran görüşlere yakın ise hipnoterapi çok daha etkili olur.

Hipnoz sonrasında yerine getirilmesi için verilen telkinlere post hipnotik telkinler denir. Post hipnotik telkinlerin hipnoterapide önemi büyüktür. Gerek hipnoz esnasında verilen telkinler, gerekse post hipnotik telkinlerle kişiye istemediği bir şeyi yaptırmak mümkün değildir. Kişilerin inançlarına, ahlaki değerlerine, değer yargılarına ters düşecek bir telkin en derin hipnozda bile reddedilir. Zaten hipnoterapi ile hedeflenen bilinçli kabul edilen, değerlere uygun telkinlerle bilinçdışının karşı koymasını aşmaktır.

Hipnozun derinliği:

Hipnotik trans, hafif uyuşukluktan başlayarak, anestezi ve amneziye kadar giden derecelerde görülebilir. Bu nedenle hipnoz hafif, orta ve derin trans hali olmak üzere üçe ayrılır.

Hafif trans hali, hipnozun ilk devresidir. Çeşitli görme halüsinasyonları, kaslarda gevşeme, derin tendon reflekslerinde artma olur. Solunum ve nabız değişmemiştir. Her telkin kabul edilmez ama telkin alma kabiliyeti artmıştır. Hafif transa giren danışanlar her şeyi hatırladıklarını, her şeyin farkında olduklarını söyleyerek hipnoza girmediklerini iddia edebilirler. Aslında hafif trans halinde de tedavi edici adımlar atılmakta, olumlu sonuçlar alınmaktadır.

Orta trans hali kataleptik devre diye de adlandırılır. Hipnoza yatkın kişilerde hafif trans halinden bu devreye 1-2 dakikada geçilebilir. Bakışlar donuk, bir noktaya odaklanmıştır. Solunum derin ve yavaştır. Kaslarda gevşeme hakimdir. Kısmi anestezi ve ağrı eşiğinde yükselme olabilir.

Derin trans hali uyurgezerlik durumu gibidir. Dışarıdan gören biri hastayı uyanık sanabilir. Bakışlar donuk, davranışlar monotondur. Bu evrede her türlü halüsinasyon oluşturulabilir.

Hipnozda neler olur?

Hipnoz sırasında hiçbir telkin verilmese bile kaslarda gevşeme, derin ve yavaş solunum, göz kapaklarında titreme, EEG değişiklikleri gibi fizyolojik değişiklikler görülür. Sadece hipnoza girip çıkmak bile zihinsel ve bedensel bir rahatlama yaratmaktadır.

Hipnozla analjezi ve anestezi elde edilebilir. Bu sayede küçük ameliyatlar, diş çekimi ve tedavileri yapılabilir. Hipnozla sağlanan ağrı kesici etkinlik duyu reseptörlerindeki veya sinirsel impulsların merkezi sinir sistemine iletilmesindeki bir blokajdan değil, bu impulsların merkezi sinir sisteminde algılanması ile ilgilidir.

Hipnotik transta verilecek post hipnotik telkinlerle kişilerin sıcaklık, soğukluk, işitme, görme, koklama gibi duyularının hassasiyeti de arttırılabilmektedir.

Hipnoz sırasında telkinle vücutta tahta sertliği de yaratılabilir. Bu sertlik katalepsi olarak isimlendirilir. Sahne hipnozlarında sadece ayakları ve ensesi ile sandalyeye temas ederek, iki sandalye arasında yatma durumu kişiyi kataleptik hale sokmakla mümkün olmaktadır.

Daha derin hipnotik trans ile uyurgezerlik hali yaratılarak kişiyi yürütmek, konuşturmak, dolaştırmak mümkündür. Yine hipnoz ile kişide hallüsinasyonlar oluşturulabilir, olmayan obje, ses ve kokular varmış gibi algılatılabilir.

Hipnoz ile kişiye rüya gördürülebilir. Danışan gördüğü rüyayı tüm detaylarıyla tarif edecektir. Bu özellik sayesinde hipnoterapide kişilik analizleri yapılır ve farklı psikolojik tedavilerde yararlanılır.

Hipnoz ile zaman algısında hassasiyet ya da zaman tayininde çarpıtma yaratılabilir. Zamanın hızlandırılması acıyla baş edebilmede etkili bir yöntemdir. Özellikle Eriksonian hipnozda bundan yararlanılarak hastaların ağrıları azaltılabilmektedir.

Hipnoz çeşitleri:

Hipnozitörün sadece bir kişiyi hipnotize ettiği durum bireysel hipnozdur. Kişi hipnoterapist ile karşı karşıyadır ve terapistin telkinleriyle hipnoza girer.

Grup hipnozu birden fazla kişinin uygun şartlarda bir hipnozitör tarafından aynı anda hipnotize edilmesidir. Bütün kişilerin hipnoza yatkınlık dereceleri aynı olmadığından, grup hipnozunda kişiler daha önce tek tek hipnoza alınarak post hipnotik telkinlerle koşullandırılır ya da hipnoza yatkınlık derecesi fazla olan kişiler bir araya getirilmeye çalışılır. Sahne hipnozlarında ikinci yol tercih edilir.

Kişinin herhangi bir yardımcıya gerek duymadan kendini hipnotize etmesine ise otohipnoz denir. Bu sayede hastaların terapist olmadan da tedavilerine devam etmeleri mümkün olur. Otohipnozda hipnoterapistin verdiği post hipnotik telkinlerin rolü olduğu gibi otohipnoz yaratan özel yöntemler de mevcuttur.

Hipnotik trans elde etmenin bir yolu da ilaçla hipnozdur. Bu amaçla küçük dozlarda hipnotik ilaçlar verilir. Kişilerin hipnoza karşı direncini kırarak, hipnoza uygun olmayanların hipnotize olmalarını sağlar.

Hipnozun yan etkileri:

Hipnozun tespit edilmiş bir yan etkisi yoktur. Hipnoterapi ilaçlar ve diğer tedavi yöntemlerine göre en az yan etkili bir tedavi yöntemidir. Çok nadiren trans sonrası kısa süreli hafif bir baş dönmesi, hafif bir baş ağrısı ve hafif bir bulantı görülebilir.

En önemli konu hekim olmayanların asla tedavi amaçlı hipnoz yapmamalarıdır. Organik bir hastalığı olanın ağrı kontrolü ile ilgili telkinler verilerek ağrısının kesilmesi, hastalığın tanısını geciktireceği gibi psikotik, borderline, bipolar ve dissosiyatif vakalarda çok dikkatli olunmalıdır.

Kişilerin bilinçli davranışları ile inanç ve değer yargılarını değiştirmeye çalışmak, hipnoza girmek istemeyenleri hipnozla tedaviye ikna etmeye çalışmak etik değildir.

Hipnoz sırasında görüntülü ve sesli kayıt almak hekim ve hasta için bir güvence kaynağıdır. Birçok hipnoterapist bunu tercih eder ve kullanır.

Biz hekimler hipnozun ehil olmayan ellerde, görsel şov malzemesi olarak kullanımına kesinlikle karşı çıkıyor, hipnoterapistinizi seçerken çok seçici davranmanızı öneriyoruz.

Hipnozu etkileyen faktörler:

İyi bir hipnoz için çevre şartları ve hipnoz yapacak kişi ile hipnoz olacak kişinin özellikleri optimum seviyeyi yakalamış olmalıdır.

Sessiz, sakin, hafif loş, ışığın hastaya doğrudan yansımadığı, kötü kokulardan uzak, nem ve sıcaklığın dengelendiği bir ortam hipnoz için idealdir. Hafif bir relaksasyon müziği çok iyi gelebilir.

Hipnoterapistin rahatlatıcı, yumuşak ve etkili bir ses tonuna sahip olması ve anadilini güzel konuşup, telaffuzunun iyi olması hipnoz yapacak kişide aranan en önemli özelliklerdendir.

Hipnoterapist ne kadar kendine güvenli, konsantrasyon yeteneği yüksek ve yapabileceklerinden eminse, bunları karşıya yansıtması etkili olacağından hipnoz da başarılı olacaktır.

Hipnozu etkileyen faktörlerden biri de hipnoz olacak kişiye ait özelliklerdir. Kişinin hipnoz olmayı istemesi ve hipnoza yatkınlığı burada ana faktördür. Ancak, kişiyle iyi bir uyum oluşturulduğunda hipnoza girmeyecek kişi yoktur.

Son söz:

Hipnozun nasıl yapıldığını öğrenen herkes hipnoz yapabilir. Hipnoz yapmak için doğuştan gelen doğaüstü güçlere ihtiyaç yoktur.

Ancak hipnoz sadece kişiyi trans durumuna almak, kişide bir trans hali yaratmak değildir. Önemli olan, hipnotik transı kişi lehine kullanabilmektir. Bu da beceri ve sanatsal yetenek yanında ileri düzeyde tıbbi bilgi gerektirir.

Aksi taktirde hipnoz, hiçbir motor bilgisi olmayan birinin, otomobilin motor kaputunu açarak motoru izlemesine benzer. Motora hayran hayran bakarsınız, ancak otomobil arızası giderilmedikçe çalışmayacaktır.

Psikiyatrist, Psikoterapist, Hipnoterapist Emine Filiz Uluhan.

Hipnoz Merkezi Antalya, Antalya Hipnoterapi ve Hipnoz, Muratpaşa/Lara/Antalya.