Uzamış Ergenlik

Fiziksel, sosyal, bilişsel ve duygusal alanda değişim ve gelişimin görüldüğü, çocuğun kimliğini kazandığı, çocukluktan erişkinliğe geçişi tanımlayan ergenliğin sınırlarını net olarak belirlemek çok zordur.

Psikoloji-psikiyatri dünyasında birçok otör ergenliği erken ergenlik (12-14 yaş), orta ergenlik (14-17 yaş) ve geç ergenlik (17-19 yaş) olmak üzere üç alt döneme ayırır. Değişim ve gelişimin bireysel farklılıklar göstermesi, bazı gelişim alanlarının yaşa paralel seyretmemesi gerek birey, gerek ebeveynler, gerekse ergenlik sorunlarıyla uğraşan psikiyatrist ve psikologlar için problemdir.

Hormonal aktivitenin tepe noktalarına ulaşarak kızlarda ilk menstruasyonun başlaması, erkeklerde ise ilk meni boşalmasının görülmesi ergenliğin başlangıcı olarak kabul edilir. Hormonal yükselmenin istikrarlı bir düzeye eriştiği, hormonal ve fiziksel değişimin görece yavaşladığı 20’li yaşların ilk yılları ise ergenliğin bitişi olarak ele alınır.

Yüzyıllar içinde ergenlik kavramı tüm dünyada değişime uğramıştır. Sanayi devriminden önce, hatta bazı geleneksel toplumlarda halen görüldüğü gibi, okula gitme süresinin kısa olduğu, çocukların erken yaşlarda usta-çırak ilişkisiyle meslek sahibi olmaya yönlendirildiği ortamlarda çocukluktan erişkinliğe geçiş erken yaşlarda olabilmektedir. Günümüzde ise uzun bir eğitim sürecine bağlı olarak mesleki kimliğin geç kazanılması ve ergenin ailesine ekonomik açıdan bağımlı kalmaya devam etmesi ergenlik dönemini uzatmıştır.

Uzamış ergenlik kavramı ilk kez 1922 yılında Siegfried Bernfeld tarafından tanımlanmıştır. Psikolog olan ve psikanaliz üzerine çalışan Bernfeld, uzamış ergenlik yaşayan gençlerin idealleri ve değer yargıları ile aşırı bir uğraşı içinde olduklarını, bir şeyler üretme arzusunun derin sancılarını hissettiklerini söyler. Uzayan ergenlik döneminde gençler sanata, politikaya, humanistik değerlere yoğun biçimde odaklanarak, yeni bir şeyler üretmenin çaba ve arayışına girerler. Bu gençlerin diğer bireylere yönelmesi gereken cinsel ve yaşam dürtüleri kendilerine yönelerek, ikincil narsisizm diye adlandırılan durumu yaşamalarına neden olur.

Peter Blos ise 1954 yılında uzamış ergenlik kavramını, ‘’geçici olarak ergenlik rolünde durağan bir konum almak’’ olarak tanımlamıştır. Burada temel faktör eğitim süresinin giderek uzaması nedeniyle gençlerin ailelerine ekonomik ve sosyal açıdan bağımlı olmaya muhtaç olmalarıdır. Bu süre uzadıkça da ergenlik dönemine özgü çatışmalar, yeni arayışlar sürekli gündemde kalmakta, ergen narsisistik kişilik bozukluğuna benzer bir psikodinamik örüntü içine girebilmektedir. Bu gençler dışarıdan bakıldığında aşırı ve abartılı bir özgüven görüntüsü verseler de tutarlı bir kendilik geliştiremediklerinden, yetişkin görünümlü çocuklar olarak bulunurlar. Gerçekçi olmayan beklentiler ve sürekli yeni arayışlar içinde rotalarını saptamakta güçlük çekerken, başarısızlıklara ve eleştirilere tahammül gösteremezler.

Uzamış ergenlikte, ergenliğin ilk dönemlerinde özdeşim nesnelerinden geri çekilen duygusal ve cinsel yatırımlar zamanla akranlara yöneltilmesi gerekirken, bireyin kendine yönelmiştir. Bundan dolayı da aile kurma, çalışma hayatına girme gibi yetişkin işlevleri türlü bahanelerle ertelenir.

Günümüzde Peter Pan Sendromu olarak isimlendirilen, daha çok 25-40 yaş arası erkeklerde görülen, yaşlanmaktan korkma, ilerleyen zamanı durdurma arzusu, evlilik ve çocuk sahibi olmaktan kaçınma, kaygısız ve sorumsuz bir yaşam için ebeveynlerinin evinde yaşamayı tercih etme ile karakterize durumu ise uzamış ergenlik benzeri bir patoloji gibi sayabiliriz. Ebeveynlerin aşırı korumacı olmaları ise bunun en büyük nedenidir.

Ergenlikle ilgili sorunlarınızda, ergenin psikolojik sorunlarında, ergen çocuğunuzla yaşadığınız çatışmalarda Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezimizden uzman desteği alabilirsiniz. Çocuk ve ergen terapisi ile yanınızdayız.

Psikiyatrist ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan.