Depresyonda Ruhsal Durum

Depresyon, öyle bir ruhsal hastalıktır ki insan doğası ve biyolojisinin gerektirdiği şeylerin tam tersini yapmasına ve yaşamasına sebep olur. İnsanın kendini koruma içgüdüsü, açlık ve cinsellik gibi temel biyolojik dürtüleri, uyku gibi temel bir ihtiyaç, empati, sevgi ve şefkat gibi sosyal dürtüler yok olabilmekte, hazzı arttırmaya, acıyı azaltmaya yönelik doğal insan davranışı tersine dönebilmektedir.

Depresyonun bu özelliklerinden dolayı, binlerce yıl öncesinde depresyondaki hastanın içine şeytan girdiğine, ona şeytanın hükmettiğine inanılmıştır. İnsanın lehine olan duygu ve davranışların bu kadar tersine dönmesine başka ne sebep olabilir ki?

Haz ve neşe gitmiş, yerini üzüntü ve duygusuzluk almış, açlık ve cinsellik gibi temel dürtülerimiz kaybolmuş, içten gelen istek arzusu tamamen körelmiş, hatta hatta yaşama isteği kaybolarak yerine ölme isteği gelmiş. Tüm bunları günümüz bilgileri ışığında şöyle açıklayabiliriz.

Depresyonda temel bilişsel üçlü şudur.

1.) Olumsuz dünya görüşü
2.) Olumsuz kendilik algısı
3.) Olumsuz gelecek algısı

Düşük özsaygı ve özeleştiri:

Depresyona giden yolda kişi yanlış giden olayların sebebi olarak kendi utanç verici kusurlarını görür. Hasta, yaşadığı kaybın suçunu kendisine yükler. Tahmini kusurunu mümkün olan en abartılı biçimiyle algılar. Beceriksiz, çirkin, aciz, itici gibi sıfatları kendine yakıştırır. Kusurlu olduğuna dair inanç bütün benliğine sızar. Kişi yalnızca kötü özelliklerini düşünür. Kendisini başkalarıyla kıyaslar ve başarısız algıladığı için özsaygısı daha da azalır. Kendine karşı hoşgörüsüz ve saldırgandır. Tüm kusurlarında kendini kınar.

Kötümserlik:

Hepimizde bir miktar, yaşananları sadece gerçek anlamlarıyla değil, gelecekteki muhtemel sonuçlarıyla yorumlama eğilimi olsa da depresif hastalar gelecekte olabilecek sıkıntıları halihazırda oluyormuş ya da önceden olmuş gibi görürler. Gelecek tahminleri aşırılık ve genellemelerle doludur. Onlar için gelecek, şu anın bir uzantısıdır. Anda yaşanan olumsuzluklar gelecekte de var olacaktır. İkinci bir şans olmayacaktır. Her girişilen yeni işte otomatik olarak başaramayacağı yargısına sahiptir.

Üzüntü ve apati:

Depresyon gelişimi haftalar içinde olur ve hasta her gün eski kayıplarına bir yenisini ekleyerek üzüntüsünü derinleştirir. Bu da kayıpla sonuçlanabilecek uyaranlara karşı seçici duyarlılık geliştirir, başarı getirecek uyaranlara karşı körleşilir. Olumlu tecrübeler bilinç dışına atılırken, olumsuzlar hep hafızada tutulur. Her şey kötüyken, ben nasıl mutlu olabilirim ki algısı hakimdir. İlerleyen zamanda teslimiyet içine giren hasta kendisini tamamen yenik hisseder, bütün hedeflerini terk eder ve apati (ilgisizlik) geliştirir.

Motivasyon değişikliği:

Depresyonda iken kişiyi daha önceden mutlu eden eylemlere karşı arzu kalmaz ve hasta bu işlere karşı teşebbüste bulunmaz. Hareketsiz kalma isteği her şeyin üstündedir. Bu durum hasta yakınları tarafından hastanın fiziksel gücünü tüketen organik bir hastalık olarak yorumlanır. Yataktan kalkmak, giyinmek, yemek yemek gibi kişisel ihtiyaçları karşılamak bile hastaya zor gelir. Buna geleceğe, çevreye ve kendine olan olumsuz yorumlar yüzünden hayattan kaçma arzusu sebep olur. Kişide bir görevi başaramayacağı inancı, bir iş için uğraşmanın anlamı yok düşüncesi vardır. O iş başarıyla tamamlansa bile sonuç anlamsız geldiğinden hasta tüm motivasyonunu yitirmiştir.

İntihar teşebbüsleri:

Hastanın hayattan ve eyleme geçmeden kaçma arzusunun son noktası intihardır. Gelecek tamamen acı dolu ve talihi değiştirecek bir çıkış yolu artık görülmemektedir. Bir şeylerin iyiye gidebileceği inancı tamamen yok olmuştur. Hasta yalnızca bu kötü durumdan kurtulmakla kalmayacak, ailesini de bu yükten kurtarmış olacaktır. Ölüm yaşamdan daha cazip hale gelmiştir.

Özetle;

Depresyondaki hasta kendini maddi ya da manevi kaybetmiş biri olarak görür. Ayrıca o, beceriksiz, iğrenç, kusurlu biridir ve hedeflerine ulaşamayacaktır. Olayları yoksunluk, kişisel başarısızlık, reddedilme gibi nedenlere dayandırma, olumsuz tahminlerde bulunma depresyonda yaşanılan tipik özelliklerdendir. Bireyin kendisi ve geleceği ile ilgili olumsuz bakış açısı ile depresyon arasındaki bağ çok kuvvetlidir.

Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Lara/Muratpaşa/Antalya.

Psikiyatrist ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan, Depresyon Tedavisi Antalya.

Paylaş Facebook Twitter E-Mail Whatsapp