Cinsel Fonksiyon Bozukluklarının Psikolojik Nedenleri

Cinsel işlev bozukluklarında psikojenik ve organik nedenler çok yakın bir ilişki içindedir ve sınırları net olarak çizmek zordur. Fakat hangi nedenle olursa olsun, cinsel sorunlarda psikiyatrinin rolü ön plandadır. Organik sebepli cinsel işlev bozukluğu saptanan kişilerin %30-50’sinde psikolojik bir rahatsızlığın da eşlik ettiği bilinmektedir. Bu nedenle cinsel sorunu olan birey ve çiftlerin problemlerinin çözümünde jinekoloji, üroloji, endokrinoloji, psikiyatri gibi farklı disiplinler birbirlerinin seçeneği olarak değil birbirlerinin tamamlayıcısı olmalıdır.

Eski zamanlarda tüm kadın cinsel fonksiyon bozuklukları frijite (cinsel soğukluk), tüm erkek cinsel fonksiyon bozuklukları da empotans olarak isimlendirilirken, günümüzde DSM-IV sınıflandırmasına göre cinsel işlevler, cinsel istek bozuklukları, cinsel uyarılma bozuklukları, orgazm bozuklukları ve cinsel ağrı bozuklukları olarak 4 kategoride ele alınmaktadır.

Geleneksel yaklaşıma göre cinsel işlev bozukluklarında psikoanalitik ve davranışçı modeller söz konusudur.

Psikoanalitik Yaklaşım: Cinsel sorun bilinçdışı çatışmalardan kaynaklanmaktadır. Erkek çocukluk dönemi bozuklukları, psikoseksüel gelişim dönemindeki aksaklıklar, ödipus kompleksi, kastrasyon anksiyetesi, penis kıskançlığı gibi nedenler bu grupta yer alır.

Davranışçı Yaklaşım: Cinsel davranışlarda, diğer davranışlar gibi öğrenilmiş davranışlardır. Cinsel uyarılara yanlış tepkiler verme öğrenilmiş ise cinsel işlevler sağlıklı olmayacaktır.

1970’lerden itibaren Masters ve Johnson ile cinsel işlev bozukluklarına modern bir bakış açısı getirilmiş, etyolojide pek çok heterojen faktör ortaya konmuştur.

Eksik ya da yanlış cinsel bilgi: Vajinismus, erken boşalma gibi cinsel işlev bozukluğu olan çiftlerin büyük çoğunluğunda cinsel bilgi düzeyinin çok düşük olduğu görülmüştür. Bilgi eksikliğinin yanında öğrenilmiş yanlış bilgiler de önemli etkendir. ‘’Her cinsel ilişki orgazmla sonuçlanmalıdır, eşler aynı anda orgazm olmalıdır, kızlık zarının yırtılması çok kanamalı ve ağrılıdır, ön sevişme gereksizdir-önemli olan cinsel birleşmenin süresidir, erkek sevişmeye her an hazırdır’’ gibi yanlış bilgiler örnek verilebilir.

Tutucu bir ortamda yetiştirilme: Muhafazakâr, gelenekçi ailelerde cinsellik ayıp, günah, pis, kötü gibi değerlendirilmekte ve çocuklara cinsellikle ilgili bilgi verilmemektedir. Kız ve erkeğin yan yana gelmesi bile hoş görülmeyen bu ailelerde yetişen çocuklar, karşı cins ve kendi cinsellikleri hakkında hiçbir bilgi ve deneyime sahip olmadan evlendiklerinde sıklıkla vajinismus ve erken boşalma sorunları yaşamaktadır. Bu gençlerde cinsellikle ilgili hemen her şey utanma ve suçluluk duygularına yol açmakta, pek çok kız kendi cinsel organına bakmaktan bile çekinebilmektedir.

Aile ortamı ve çocukluk yaşantıları: Otoriter ve baskıcı bir aile ortamında yetişen, fiziksel şiddet ve cinsel istismara uğrayan kızlarda ileride vajinismus görülme sıklığı artmaktadır. Orgazm bozukluğu yaşayan kadınlarda da benzer özellikler yaygındır. Babaların agresif ve tehditkar olduğu ailelerde kızlarda, annelerin aktif ve agresif olduğu ailelerde daha çok erkek çocuklarda cinsel işlev bozukluğu gelişmektedir.

Eşler arasında çatışma ve uyumsuzluk: Kendini güvende hissetme cinsel ilişkide özellikle kadınlar için önemlidir. Eşine güvenmeyen kadınlarda vajinismus sıklığı artmaktadır. Eşler arası uyumsuzluk erkek cinsel işlev bozukluklarında önemli rol oynayabilmekte, cinsel işlevlerde sorun ortaya çıkınca iletişimsizlik ve çatışma daha da büyümektedir. Sevgi ve şefkatin hakim olduğu, eşlerin cinsellik dahil tüm istek ve duygularını rahatça ifade edebildikleri ailelerde cinsel sorun yaşanma riski azalmaktadır.

Başka bir cinsel sorun varlığı: Cinsel işlev bozuklukları birbirini takip eder tarzda gelişebilir. Örneğin, erken boşalma sorunu olan bir erkekte bir süre sonra ereksiyon sorunu, orgazm bozukluğu olan bir kadında bir süre sonra cinsel istek bozukluğu gelişebilir. Bazen bir eşteki problem öbür eşi de etkiler hale gelebilir. Vajinismusu olan kadının eşinde erken boşalma veya ereksiyon kusuru, herhangi bir cinsel işlev bozukluğu olan erkeğin eşinde orgazm bozukluğu görülme sıklığı artmaktadır.

Başka bir psikolojik sorunun bulunması: Depresyon, anksiyete bozuklukları, alkol ve madde bağımlılıkları gibi sorunlar cinsel işlev bozukluklarına yol açabilmektedir. Depresyon cinsel istek ve ilgi kaybına yol açan en önemli nedenlerdendir. Orgazm ve uyarılma bozuklukları üzerinde de anksiyete bozuklukları ve alkol ya da madde bağımlılığının büyük rolü vardır. Özellikle erkeklerde performans anksiyetesi erektil disfonksiyon ve erken boşalma üzerinde etkendir.

Beden imgesi: Kişilerin bedenleri ve cinsel organları ile ilgili olumsuz imgeleri cinselliği negatif etkiler. Kendi vücutlarına dokunmak ve bakmaktan utanan kızlar, penislerinin ebatından kaygı duyan erkekler cinsel sorun yaşamaya adaydırlar.

Özetle; tüm bu faktörler cinsel sorunlar için hem yatkınlık yaratarak, hem sorunun ortaya çıkmasında ve kronikleşmesinde rol oynayarak cinsel işlev bozukluklarının psikolojik nedenlerinin oluştururlar.

Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Cinsel Terapiler Antalya.