Bağımlı Sevginin Özellikleri

Karşılık beklemeden sevmek, sevildiğim için seviyorum değil, sevdiğim için seviliyorum diyebilmek. Olgun sevgi budur.

Olgunlaşmamış sevgide ise, partnere duyulan ihtiyaç söz konusudur. Olgun sevgide, bireysel özellikler rahatça ön plana çıkarılabilir, farklı değer yargılarına gereken önem verilir, duygu, düşünce ve fikirler serbestçe tartışılabilir. Kimse ödün vermenin, ezik kalmanın kötü hissine kapılmaz.

Bağımlı ilişkiler yaşayan kişiler, onsuz yaşayamayacaklarını düşünürler. Kendi arzu ve ihtiyaçlarını sürekli göz ardı ederek, herşeyi partnerlerine göre planlayıp, onun düşünce ve isteklerini anlamaya çalışarak, enerjilerini tüketirler. Bireyin tüm çabası sevdiğine sahip olmaktır.

Bağımlı ilişkilerde benlik sınırları silinmiştir. Normalde bireyler, düşünce, duygu ve davranışlarının farkında ve sorumluluğunda olmalıdır. Hiçbir zaman kendi kimliğimizle karşımızdakinin kimliği arasındaki sınırlar kaybolmamalıdır. Partnerinizle bütünleşmek, kendi benliğinizi yitirmek anlamına gelmemelidir. Değersizlik duyguları içinde kendini eksik hisseden kişiler, ancak bir araya geldiklerinde bir bütün oluşturduklarına inanırlar ve tüm benliklerini partnerlerine aktarırlar.

Sağlıksız, bağımlı ilişkilerde eşlerden biri alıcı, diğeri verici durumundadır. Bu bazen sadomazoşizm boyutlarına ulaşabilir. Eşlerin biri, bilinç dışında karşıdakini kırıp üzmekten, incitmekten zevk alırken diğer eşin bilinç dışında üzülüp incitilmekten hoşlanma durumu söz konusu olabilir. Bu zaman zaman fiziksel şiddete kadar gidebilmektedir. Burada bilinç dışında sevgiye ve şefkate layık olmadığına dair gizli bir inanç vardır.

Bağımlı sevgiye dayalı, bağımlı ilişkilerde çiftler olayları kendi akışına bırakamaz. Bağımsız olarak var olabilecekleri, ayrılıkla başa çıkabileceklerine dair inançlarını yitirmişlerdir. Birbirlerine olan tüm sevgileri tükenmiş bile olsa yalnızlıktan korkmaları nedeniyle bir arada durmaya mahkumdurlar. Sağlıklı bireyler, kaybetmek ya da reddedilmenin de yaşamın bir parçası olduğunu bilir, bunlardan kaçmak yerine, mücadele etmeyi tercih ederler.

Sevgi bağımlılığında riskten, değişiklikten ve bilinmeyenlerden korkmak vardır. Bu kişiler için bağımlı sevgi güvenlidir, olayların akışında bir belirsizlik yoktur, hata yapmaktan korkarlar. Oysa önemli olan hatalardan gerekli dersi çıkarıp, gelecek sefer farklı bir sonuç almak için yapılması gerekeni öğrenmektir.

Bağımlı ilişkilerde bir süre sonra, kişilerin bireysel gelişimleri durur. Çünkü kişiler tüm enerjilerini ilişkileriyle ilgili sorunlara harcamaktadırlar. Bireysel yetenek ve becerilerini bastıran, potansiyellerini kullanamayan kişinin de ruhsal sıkıntı ve strese girmemesi mümkün değildir. Dışa vurulamayan enerji, bireyin kendine dönecek ve bir çok psikosomatik hastalıkta baş rolü oynayacaktır. Sağlıklı ilişkilerde, eşler birbirlerinin yeteneklerini takdir edebilmeli ve desteklemelidirler.

Bağımlı ilişkilerde tam güvene dayalı, düşünce, duygu ve davranışların açık sözlülükle paylaşıldığı, kimliklerin olduğu gibi sergilendiği, gerçek yakınlık ortamı yoktur. Bundan dolayı, kolayca incinebilir, acı ve üzüntüye maruz kalabilirler.

Bağımlı sevgiye dayalı ilişkilerde bireyler arzu ve ihtiyaçlarını dolaylı yollarla ifade etmeyi tercih ederler. Bu amaçla psikolojik oyunlar oynarlar. Bu melodramalarda, eşler durumlarına göre kurban, kurtarıcı ve savcı- hakim rollerindedirler. Bu oyunlar, sorunlarıyla yüzleşmekten kaçınıp, hayatlarına herhangi bir değişiklik getirmeden çarpık ilişki ve etkileşimlerini sürdürmelerini sağlar.

Bağımlı ilişkilerde kişinin bilinçdışı, kontrolü kaptırmama amacındadır. Bu nedenle koşulsuz sevgi gösterilemez. Amaç ve umut, doğru şekilde davranarak istediğini elde etmektir. Bunlarda koşulsuz sevgi; teslim olmak, kendi benliğini kaybetmek, kendisinden bir şeyler yitirmek anlamındadır.

Sevgi bağımlıları hatalarının kaynağını başkalarında arar ve kendilerini değil, başkalarını değiştirmeye çalışırlar. Kendi korku ve beceriksizliklerinin sebebini karşısındakinde ararlar. Şüpheci ve huzursuz bir yapıları vardır. Günahı karşıya yükleme eğilimindedirler.

Sevgi bağımlılarının kendine özel bir yaşamları yoktur. Kendilerini yeterli, güvende ve huzurlu hissedebilmeleri için partnerlerine gereksinim duyarlar. Ortak yaşamlarındaki en küçük bir aksama kaygı ve korku doğurur.

Koşulsuz sevgiyi istemek, gayet normaldir. Bu herkesin hakkıdır. Ancak bunu talep etmek, alamadığınızda ağlayıp, sızlamak doğal değildir. Sağlıklı bir bireyin yaşamını sürdürmesi için koşulsuz sevgiye gereksinimi yoktur. Partnerinizle koşulsuz sevgiye dayalı bir ilişki en güzelidir, ama bu sizin doğru seçimlerinizle, kendinize güveninizle ve kendinizi yeterli şekilde sevmenizle olacaktır. Olmadığı taktirde de aşırı üzülmeyecek, ayaklarınız üzerinde duracak ve herşeyi karşıdan beklemeyeceksiniz. Koşulsuz sevgiye gerçekten gereksinim duyulan tek dönem, bakıma ve korunmaya muhtaç olduğumuz bebekliğimizdir.

Sevgi bağımlıları çoğu kez sorumluluktan duydukları korkuyu ve zayıflıklarını, bağlılık karşıtı tutum ve söylemlerle bastırma yolunu seçerler. Yalnız yaşama, aşka inanmama ve bağımsızlığı yüceltenlerin çoğu tatmin edilmemiş bağlılık ihtiyaçları taşıyan kişilerdir.

Gerçek ve ayakları üzerinde durabilen bağımsızlık için kişinin çocukluğunda ebeveynleriyle sağlıklı bir bağlılık ilişkisi yaşaması gerekmektedir. Bunun sonucunda kişi, sevgi göstermenin zayıflık olmadığını, gücünü azaltmayacağını öğrenecektir.

Sevgi bağımlılarında kısa ayrılıklar bile terk edilme korkularını uyandırır. Bağımlı sevgi, korkular üzerine kuruludur. Reddedilme, acı çekme, kontrolünü kaybetme, sevdiğini kaybetme, mutlu olamama korkuları sıklıkla duyulan korkulardır. Amaç bağımlı sevgi ile bu korkulardan korunmaktır.

Tüm bunlardan arınıldığı taktirde olgun sevgiyi yaşamak ve yaşatmak mümkündür. Olgun sevgide birey, partnerinin duygularını önemsediğini ve her şartta gücünün yettiğince onun gereksinimlerini karşılayacağını, acılarını yok etmeye çalışacağını hissettirir. Bunlar şefkat ve gerçekçilik temelindedir.