Çocuğun Özerklik Dönemi

Erikson’ un gelişim dönemleri sınıflamasında 12-36. aylar arası “özerklik dönemi” olarak adlandırılır. Halk arasında bu dönem tuvalet eğitimi dönemi diye bilinir.

Yürüme ve konuşma yeteneğini kazanan çocuk güçsüz, pasif ve bağımlı durumundan kurtulmuş, dış dünyaya açılmaya başlamıştır. Tüm dengesizlik ve beceriksizliğine rağmen her şeye el uzatmakta, çevresini keşfetmek adına korkusuzca her yere adımını atmaktadır. Eline aldığını mutlaka, ağzına götürü, dişlerini bir silah olarak kullanmaktan çekinmez. Tuttuğunu sallayıp yere fırlatmaktan büyük zevk alır, ilaç, bıçak, iğne ne bulursa tadına bakmak ister. Elektrik prizine parmak sokmak en büyük hobilerinden olmuştur. Suyla oynamak, yemeklerini döküp saçmak vazgeçilmez eğlencesidir.

Hayır ve yok demek 2-3 yaş arası çocuğun hayat felsefesidir. Gel deyince kaçan, otur deyince koşan, git deyince eteğinize yapışan başına buyruk, öfkeli, dediğim dedik, inatçı bir çocuk olmuştur. Baş etmesi zor, çetin ama şirin, sevimli küçük bir canavardır.

Artık ayrı bir kişi, ayrı bir varlık olduğunu bilmekte, kazanmaya başladığı bağımsızlığın sarhoşluğu içindedir. Aynı zamanda görünmez bir iple de anneye bağlıdır. Başına buyruk, dediğim dedik olmakla annenin minik kuzusu olmak, boyun eğmekle başkaldırmak arasında bocalamaktadır.

Anne ile çocuk arasında bir çekişme, didişme, küçük çaplı bir savaş vardır artık. İnatçı, bencil ve saldırgan bir çocuk, ağzından “dur, yapma, bırak, dokunma, cıs, kaka” sözleri düşmeyen bir anne baba. Yasak tanımayan sevimli canavara sınır çekmek isteyen anne ile sınırsız özgürlük kullanmak isteyen çocuk arasındaki mücadele bu döneme damgasını vuracaktır.

2-3 yaş arasının tuvalet eğitimi dönemi olduğunu söylemiştik. Anne artık bebeğin altını temizlemekten bir an önce kurtulmak, çişini, kakasını haber vermesini istemektedir.

Çocuk tuvalet tuvalet eğitimine hazır değilse direnecek, özerkliğine darbe vurulmasını isteyecektir. Annenin sabırsız ve baskıcı tutumu çocuğun açıkça başkaldırmasına dönebilir. Saatlerce oturakta oturtup, tuvaletini yapmasını beklediğiniz çocuk inatla bekleyip, siz bezini bağladığınızda kakasını boşaltacaktır. Çişini ve kakasını tutup bırakma becerisinin farkına varan çocuk, egemenlik alanındaki bu gücü anneye bırakmak istememekte, edilgin ve çaresiz günlerinin acısını çıkarmaktadır. Bu tepkinin yanı sıra dışkı çocuğun gözünde değerli bir nesne ve kendisinin bir parçasıdır. Anal dönem olarak da adlandırılan bu dönemde çocuk için dışkılama bir ilgi merkezidir, kakasını parmağıyla karıştırmak, sağa sola bulaştırmak büyük zevktir. Dışkıladığında vücudundan değerli bir parçayı kaybetmiş olarak algılamaktadır.

Anal döneme geçilmiş olsa da oral dönemin özelliği olan haz verici bölge ağız önemini korumakta, meme emme isteği, biberon ve emzik alma alışkanlığı sürebilmektedir. Bu geçiş döneminde geçiş nesneleri dediğimiz yorgan, battaniye, pelüş, tüylü oyuncak vs. güven verici materyaller olarak çocuğu rahatlatır. Bir elinde biberon, bir elinde yün battaniye, oda oda gezen, 2-3 yaş çocuğuna sıklıkla rastlarsınız.

Özerklik döneminde beslenme de anne ile çocuk arasında bir çekişme alanına dönebilir. Anne üstü başı kirlenmeden bebeğini yedirmek, ne yediğini görmek, doyduğundan emin olmak isterken çocuk kaşığı kendi tutmak, elini mamanın içine sokmak, yiyecekle oynayarak üstüne başına bulaştırmak istemektedir. Zorla ağzına verdiğiniz lokmayı tükürmesi gayet doğaldır. Uykuya yatma, yatağa yatırma, uyuma da bu dönemde sıklıkla sorun olabilmektedir.

2-3 yaş çocukları için gerçek eşyalar oyuncaklardan daha heyecan vericidir. Televizyon kumandası, el feneri, şekerlik, biblo gibi birçok şeyi kurcalamak, kırıp içine bakmak büyük zevktir. Duvarları karalamak, kitap yapraklarını yırtmak, su ile oynamak çok eğlencelidir. Evde uzun bir süre sessizlik hissettiğinizde bilin ki yasaklanan bir şeyle uğraşıyordur.

2-3 yaş çocukları birbirleriyle uyum içinde oyun oynayamazlar. Ya birbirleriyle hiç ilgilenmezler ya da ortadaki bir oyuncağı almak için çekişir, didişir, ağlaşırlar.

İlgi çekme, onay alma ve bağımsız davranabilme ihtiyacındaki çocuk hiç kısıtlanmadan yetiştirilirse bencil, engel tanımayan, sınırlarını bilmeyen, saldırgan tutum takınan, isteklerini her ne pahasına olursa olsun elde etmek isteyen, kural tanımayan biri olacaktır. Bunlar engellenmeye uğradıklarında öfkeye kapılan, şiddet uygulamaya eğilimli, vurucu-kırıcı bireyler olarak yetişecektir.

Aileler bazen de dayak, korkutma ve ayıplama gibi yöntemlerle çocuğu aşırı baskı altına alarak kontrol etmeyi tercih ederler. Bu da hiç kısıtlamadan yetiştirmek kadar hatalıdır. Baskı altında doğal eğilimlerini bastıran çocuk aşırı uysal ve boyun eğen bir kişilik yapısı geliştirebileceği gibi açık saldırganlık yerine pasif direnç gösteren inatçı bir yapıya bürünebilir. Aşırı temizlik ve düzenlilik takıntıları, titiz, kılı kırk yaran, kuruntulu kişilik özellikleri 2-3 yaşlarında uygulanan aşırı baskıların ürünüdür.

Sabır gösterebilmeyi, isteklerini ertelemeyi, beklemeyi, kendini kontrol edebilmeyi, davranışlarının sonuçlarını yaşayabilmeyi öğretecek bir yetiştirme tarzı ideal olanıdır.

Bu çağdaki çocukların inatçı, negatif, dur durak bilmeyen, hareketli, karıştırıcı, dediğim dedik, tutturucu ve çelişkili tutumları geçici olup, 3 yaşından sonra daha uyumlu, söz dinler hale gelecekleri bilinmeli, paniğe kapılmadan soğukkanlı davranılmalıdır.

Anne babalar prizlere koruyucu kapak takılması, delici ve kesici eşyaların ortadan kaldırılması gibi güvenlik tedbirlerini mutlaka almalı fakat ortada çocuğun dokunacağı bir şey kalmayacak biçimde abartılı yaklaşımlardan da kaçınmalıdır. Çocuk keşfetme ihtiyacını giderebilmelidir.

2-3 yaşlarındaki çocukların eğitiminde, bu yaştaki çocukların dikkatlerinin başka bir yöne kolaylıkla çekilebileceğinin bilinmesi önemli bir noktadır. Çocukla gereksiz çekişme ve inatlaşmaya girmek yerine, kırmasından korktuğunuz bibloyu yavaşça elinden alıp ilgisini çekecek bir oyuncak vermeniz çözüme yetebilecektir.

Çocuğa ev içinde rahatça oynayabileceği, döküp saçacağı serbest alanlar yaratılmalı, dar alanlarda büyük kısıtlamalara gidilmemeli, bu çağda ufak tefek kırıp dökme ve bazı eşyalara zarar vermenin kaçınılmaz olduğu bilinmelidir.

Çocuğun her hareketinde dur, otur, yapma, kalkma, elleme, alma, bırak demekten, korkutma, sert ceza ve dayağa başvurmaktan kaçınmalısınız. Bu yaşta bu inat ne, ileride bu çocukla ne yapacağız endişeleriniz yersizdir. Çocuğun her karşı çıkışını bastırmak, inadını kırmak zorunda değilsiniz. Fakat aman ağlamasın diye de her isteğini yerine getirmeyin.

Çocuğun beslenmesinde kendi başına yeme isteğini desteklemeli, üstünün başının, etrafın kirlenmesini göze almalısınız. Kendi yediğinde doyup doymadığından emin olamıyorsanız, önce siz yedirin, bir miktar mamayı da kendinin yemesine, yemeğiyle oynamasına izin verin. Normal gelişim düzeyinde 3 yaş sonunda çocuklar kendi başlarına yemek yiyebilir hale gelirler.

Tuvalet eğitiminde de aceleci olmamalı, bunu çocukla aranızda savaş haline getirmemelisiniz. 1-1,5 yaş civarında, çocuktan bazı olumlu sinyaller alındığında tuvalet eğitimine başlamanız idealdir. Erken dönemde zorlama ve sabırsızlık, eğitimi büyük sorun haline getirebilir. 3-4 yaşına kadar gece altını ıslatma normaldir.

Isırma, saç çekme, vurma gibi eylemlerini saldırganlığını dışa atmasını sağlayacak sesli oyuncaklar, parçalamaya müsait yapbozlar vs. ile doğru biçimde yönlendirebilirsiniz. Su, çamur, kil ve toprakla oynamasına izin vererek bulaştırma ve kirletme ihtiyacını giderebilirsiniz.

Bu dönemde çocuk ayrı odada yatmaya da alıştırılmalı, 3 yaşından sonra kesinlikle anne baba ile yatmamalıdır.

Ayrık ve özerk çocuk sağlıklı insan modelinin yapı taşıdır. Yürüme, konuşma, tuvalet eğitimi gibi çok önemli gelişmelerin yaşandığı bu dönemde çocuklarımızın bağımsızlaşma çabalarını doğru biçimde destekleyelim, sosyal, uyumlu, kendine güvenen, girişken ve özerk bireylerden oluşan toplum için bir tuğla da biz koyalım.

Antalya psikiyatri ve psikoterapi merkezi, çocuk psikolojisi birimi, Antalya 2015.

Psikiyatrist Emine Filiz Uluhan.