Kendilik Psikolojisi

Kendilik (self) psikolojisi Heinz Kohut tarafından geliştirilen psikanalitik bir kuramdır. İnsanın bebeklikten başlayan ruhsal gelişimine narsizm boyutundan bakar.

Kendilik psikolojisinde ilk basamak, bebeğin iç potansiyellerinin anne babanın bebekten beklentileriyle karşılaştığı zaman başlar. Bebeğin kendiliği çok zayıf ve henüz şekillenmemiş olduğundan başkalarına gereksinimi vardır. Bu başkaları kendilik nesnesi olarak tanımlanır. Kendilik nesnesi, kendiliğin uzantısı olarak algılanan kişidir. Erken gelişim döneminde bu kişi annedir. Annenin çocuğa yaklaşımı, onunla kurduğu bağ, bebeğin gereksinimlerini doğru algılayıp, uygun tepkiler vermesi bebeğin öz değer duygusunu sürdürebilmesi için birinci derecede önemlidir. Annenin eş duyumlu, empatik yaklaşımı bebeğin kendilik nesnesi olan anneye ait yaşantı ve duygu durumlarını, kendisininmiş gibi algılanmasını sağlar, yani anne bebek için bir ayna görevi görür. Bu aynalama süreci kendilik gelişiminin temelini oluşturur. Annenin aynaladığı özellikler, bebek tarafından yorumlanarak içselleştirilir. İçselleştirme sürecinde bebeğin kendiliği kalıcı bir ruhsal yapı olarak gelişir. Zamanla kendilik nesnesinden yani anneden farklılaşma ve ayrışma başlar, giderek temeli anneden alınan, ama onunkinden ayrı ve özgün bir kendilik duygusu gelişir.

Kohut’un teorisine göre kendilik gelişimi (selfin gelişimi) iki kutuplu narsistik (özsevisel) bir süreçtir.

Birinci kutupta, çocukta gelişmekte olan becerilerin anne ya da bakıcı tarafından empatik ve sempatik olarak karşılanması, kabul edilmesi, çocuğun ‘’ben mükemmelim ve sen beni benimsiyorsun’’ duygusu edinmesi vardır. Bu süreçte sağlıklı bir öz değer duygusu gelişecek, teşhirci narsisizm olgunlaşacak, yaşamı güdüleyici hırslar, tutkular ve amaçlar edinilecektir.

Anne ya da bakıcının kendi öz değer sorunları mevcut, kendi gereksinimleri daha ön planda ise çocuğun gereksinimlerini göremeyecek ya da görse bile karşılayamayacaktır. Kişiliklerini bütünleştirmede başarısız kalmış bu bireylerin tutumu çocuktaki büyüklenmeli ve teşhirci narsisizmin olgunlaşmasını engelleyerek ilkel haliyle kalmasına neden olacaktır. Bu da yoğun bir öz değer eksikliği yaratacaktır.

Kendiliğin diğer kutupta gelişiminde çocuğun anne babadan en az birini (ki bu çoğunlukla babadır) idealize ederek onunla birleşme duygusuna girmesi bulunur. İdealize edilmiş ebeveyn imgesi çocuğa ‘’sen mükemmelsin, ben de senin parçanım’’ duygusu kazandırarak yüceltilmiş kendilik gelişimine neden olur. Bu duygu çocuğun kendi benliğini geliştirirken, zamanla babanın hata ve eksikliklerinin fark edilmesi ile ilişkide hayal kırıklıkları yaşanacaktır. Yaşanan hayal kırıklığı çocuğun üstesinden gelebileceği düzeyde ise yüceltilmiş kendilik olgunlaşır. Hayal kırıklığı çok şiddetli olursa kendiliğin narsistik gelişimi zedelenir.

Kendiliğin yüceltilmiş kutbunun gelişimi aksadığında dış dünyadaki güç ve büyüklük sembolü olan nesnelere ilkel biçimde bağımlı kalınır. Duygusal ilişkilerde partnerine aşırı bağlanma, bir sanatçı ya da sporcuya fanatik hayranlık duyma, dini fanatizm, politik fanatizm bunun sonucudur.

Bu iki kutuptan biri, sağlıklı ve bütünlüğü olan bir kendiliğin çekirdeğini oluşturabilir. Aynalayan kendilik nesnesinden (genellikle anne), kazanılan sağlıklı amaçlar ve hedefler edinip, beceriler geliştiren bir kişilik, yüceleştirilmiş kendilik nesnesinden (genellikle baba), elde edilen sağlıklı idealler ve değerlerden oluşan bir kişilik oluşur.

Bu kutupların birbiriyle ilişkisi kişiliğin nasıl olacağını belirleyecektir. Bir kutuptaki gelişme aksarsa diğer kutup bunu telafi edebilir. Her iki kutbun gelişiminde aksama olduğunda ise psikopatolojiler gelişir. İki kutbun arasında yer alan, kişinin bünyesel ve yapısal olarak sahip olduğu yetenekler ve beceriler narsistik gelişimin üçüncü boyutu olarak kabul edilebilir. Üçüncü boyut Kohut tarafından gerilim kemeri olarak adlandırılmıştır.

Kendilik (Self) Patolojileri:

Kendilik gelişimi uygun biçimde tamamlanamadığında yani kendilik nesnesinin empatik yaklaşım yapamayarak aynalama, içselleştirme ve ayrışma süreçlerinin aksadığı durumlarda birey kendilik işlevlerini yürütebilmek için sürekli bir kendilik nesnesine ihtiyaç duyar. Bu kişiler kendilik nesnesinin desteğini alamadıklarında kendilerini çaresiz, değersiz, eksik, kontrolünü kaybetmiş ve boşlukta hissederler. Bu durum kendilik bozukluğu olarak isimlendirilir, önemli psikolojik rahatsızlıklara neden olur.

Çeşitli nörotik durumlar, fiziksel hastalıklar ve yaşam olayları karşısında kendiliğin gösterdiği dalgalı kırılmalar ikincil kendilik bozuklukları olarak isimlendirilir ki tedavileri nispeten kolaydır.

Birincil kendilik bozuklukları ise daha ağır seyirli ve tedavileri daha zordur.

  • Kendilik gelişimi kalıcı ve ağır bir aksamaya uğramışsa ve bunu kapamaya yönelik savunmalar yoksa oluşan psikopatoloji psikoz
  • Psikozdakine benzer kalıcı ve ağır bir kendilik parçalanması var, ancak duygusal ve davranışsal belirtiler karışık savunmalarla (özellikle de bölünme ile) örtülüyorsa borderline kişilik bozukluğu gelişir. Narsistik bozukluklar da bu şekildedir. Kohut’a göre burada çocuk, bağımsızlığının aynalanmasına gereksinim duyarken kendilik nesnesinin kendi parçalanma korkuları nedeniyle bu aynalamayı yapmayıp ilkel birleşme halini korumakta ısrar etmektedir.
  • Aynalamanın olmadığı, yeterince uyarılmamış kendilik halinde kafa vurma, mastürbasyon, ilaç ve madde bağımlılığı, kumar tutkunluğu, aşırı sosyallik ve cinsel sapmalar görülebilir.
  • Parçalanmış kendilik durumunda bedensel bir parçalanmışlık duygusu olur ki hipokondriazis ile kendini gösterir.
  • Aşırı uyarılmış kendilik halinde ise gerçek dışı ilkel büyüklük fantezileri bireyi korkutur. Bu durumda birey dikkat odağı haline gelebileceği durumlardan kaçınır. Sosyal fobi gelişebilir.
  • Kendilik nesnesi ile bütünleşme deneyiminin yaşanamadığı aşırı yüklenmiş kendilik durumunda ise bireyler kendilerini yatıştırmakta güçlük çekerler ve dış dünyayı düşmanca algılarlar.

Kendilik Bozukluklarının Tedavisi:

Tedavide empatinin ön planda olduğu, hastanın durumunun nasıl geliştiğini anlamasına yardımcı olarak gelişim aksaklığının onarılmasını sağlayacak psikoterapi teknikleri kullanılır.

Psikoterapi sürecinde hastalar kendilik nesnesi gereksinimlerini doyuracak, kendilerine ait yeni bir kendilik nesnesi yaratırlar. Kendilik nesnesi aktarımları olarak psikolojide yer bulan bu durum, Kohut’a göre analitik terapinin özüdür. Geçmişteki hatalı ya da eksik kendilik nesnesi yaşantıları nedeniyle kesintiye uğramış olan narsistik gelişim süreçleri psikoterapi ortamında harekete geçecek ve tedavi sağlanacaktır.

Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Psikiyatrist ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan.

Analitik Psikoterapi Antalya.