Cinsel Terapi ile Sertleşme Bozukluğu Tedavisi

Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan çalışmalarda son şeklini alan cinsel terapiler, günümüzde yaygın anlamda cinsel sorunları olan çiftlere uygulanan kognitif davranış terapileridir.

Tüm cinsel sorunlarda ve tüm hastalıklarda olduğu gibi sertleşme bozukluğunda da tedavinin başlangıcında ayrıntılı bir öykü alımı ilk adımdır. Sertleşme probleminin ne zaman, nerede, hangi ortamda ilk olarak görüldüğü önemlidir.

Sabah ereksiyonlarının olup olmadığı, gün içinde kendiliğinden veya masturbasyonla ereksiyon gerçekleşip gerçekleşmediği tanı ve tedavide yol göstericidir. Sertleşme bozukluğunun tüm ilişki denemelerinde veya bazılarında veya partnere göre farklılıklar göstermesi de ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken özelliklerdir.

Sabah ereksiyonlarının görülmediği, tüm cinsel ilişki deneyimlerinde ortaya çıkan sertleşme bozuklukları organik patolojilerden kaynaklanabilir ve ayrıntılı bir ürolojik ve metabolik değerlendirme gerekir. Sertleşmenin ilişkinin başından beri olup olmaması, oluşup ilişki sırasında kaybolması, boşalma olup olmadığı ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Bu ayrıntılar hasta ve terapist tarafından gereksiz gibi algılanmamalı, bir zaman kaybı gibi düşünülmemelidir. Her bir ayrıntının tanı ve tedavi sürecinde özel önemi söz konusudur.

Tedavinin başarısında doğru yöntemin seçimi ve terapistin uzmanlığı kadar çiftin istek, çaba ve tedaviye uyumları da rol oynar.

Cinsel terapiler genelde çiftle birlikte kombine götürülür ve çift terapisi şeklindedir. Düzenli partneri bulunmayan ve herhangi bir nedenle eşin tedaviye katılamadığı durumlarda bireysel terapiler uygulanabilir. Çift terapileri bireysel terapilere göre her zaman daha etkilidir.

Davranış terapilerinin genel özelliğinde olduğu gibi cinsel terapilerde de terapist, çiftle değişik rollerde etkileşime girerek etkin rol alır. Terapist çifti kesinlikle yargılamamalı, kendi değerlerini yansıtmamalı, rahat ve esnek davranabilmelidir. Kişilerin sosyo-kültürel düzeyine uygun bir yaklaşım önemlidir.

Tedavinin başlangıcında sorun belirlendikten sonra, çifte sorunun ve tedavinin özellikleri ayrıntılı olarak anlatılır ve hep birlikte tedavi hedefleri saptanır. Tedavi yöntemini elbette terapist seçecektir fakat tüm alternatif yöntemlerin de anlatılması etik yönden bir husustur.

Terapinin ilk basamaklarında terapistin yönlendiriciliği baskınken, ilerleyen dönemlerde danışman konumuna girerek giderek azalır.

İlk görüşmeyle birlikte cinsel terapide bir eğitim süreci başlar. Doğru cinsel bilgiler, kafa karıştıran cinsel mitler, cinsel teknikler öğretilerek öncelikle eğitimci rolü oynanır. Terapistin çift tarafından bilgili ve uzman bir otorite olarak algılanması ve güvenilirliği çiftin yeni deneyimleri kabullenmesi ve cinsel iletişimlerinin sağlanması açısından önemlidir.

Cinsel terapi süreci çiftlerin yaşamlarının odak noktasına cinselliği yerleştirdikleri yapay bir dönemdir. Bu dönemde her türlü kavga, olumsuz düşünceler, evde yatılı misafir veya 1-2 günlük iş gezileri gibi her türlü negatif durumlardan kaçınmak gerekir.

Klasik cinsel tedavilerin ilk basamağı cinselliğin sadece birleşme ve orgazmdan ibaret mekanik bir olay değil, duygusal ve bedensel hazzın paylaşıldığı bir kavram olduğunu anlamaya yönelik duyumsal keşif dönemidir. Amaç cinselliğin odağını cinsel organlardan tüm bedene yaymaktır. Bu aşamada bazı ev ödevleri verilir. Cinsel birleşme yasaklanır. Cinsel yanıt oluşumunun beklenmemesi ve istenmemesi performans anksiyetesini azaltır. Bu dönemde genelde ihmal edilen dokunsal ve duygusal hazlara ağırlık verilir. Amaç haz için uyarılmanın zorunlu olmadığı düşüncesini yerleştirmektir.

Bu eğitimde eşlerin sırayla okşayan ve okşanan rollerini alması ve eşlerin cinselliğe eşit katılımları istenir. Daha sonra kademeli olarak cinsel organların uyarılmasına geçilir. Kadın da erkek de ereksiyona önem vermek yerine, uyarılma ve hazza önem verirlerse her şey daha iyiye gider.

Cinsellik konusunda kognitif değişiklikler yaratmak sertleşme bozuklukları tedavisinde vazgeçilmez önemdedir. Amaç her iki taraf içinde sertleşmenin oluşabileceğine dair inancı ve güveni sağlayarak anksiyeteyi gidermektir.

Düzenli bir cinsel yaşamı ve partneri olmayan erkeklerde cinsel tedavi bireysel veya grup terapileri olarak yapılabilir. Eğitimin ardından eşli çalışmaların yerini görsel ve masturbatör malzemeler alır. Sertleşme konusunda güven geliştikten sonra uygun bir partnerle ilişki denemesine izin verilir.

Sertleşme bozuklukları multidisipliner olarak ele alınması gereken önemli bir cinsel işlev bozukluğudur. Masters ve Johnson’un 1970’lerde %95 psikolojik kökenli olduğunu söyledikleri sertleşme bozuklukları nörolojik, vasküler ve hormonal etkilerin de söz konusu olduğu komplike bir durumdur. Her olgu kendi içinde kendine has özellikler gösterir. Hangi yaklaşımın ve hangi yöntemin etkili olacağını saptamak profesyonel beceri gerektirir.